16 Haziran 2008 Pazartesi

YIL SONU


Yoğun okuyucu istekleriyle yine aranıza dönmeye karar verdim. Şaka bir yana birkaç yazı yazmıştım ama ön izleme yapayım derken nasıl becerdiysem bütün yazdıklarımı sildim. Anneciğimden aldığım akılla bu sefer olacak umarım.
Yoğun bir hafta geçirdim onun için de yaşadıklarımı sıcağı sıcağına aktarayım demiştim ama bu sefer sadece dünü yazacağım.
Küçük pis Arnavut’umun dün müsameresi vardı.Bir tiyatro sahnesinde ilk gösterisi olacağı için tipik görmemiş anneler gibi hazırlandık babasıyla.Sene boyunca okuldan alıp biz gelene kadar kendi çocukları gibi bakan aile büyükleri de geldi oğlumuzun gösterisine…Bütün sene sır gibi sakladıkları gösteriyi haliyle merakla beklemeye başladık.Konusu Küresel Isınma olan yıl sonu gösterisinde oğlum çiçek rolündeydi :D Dünyamız bu hale gelmeden önceki zamanlarında yeşeren mutlu çiçekler rolündeydi..Ayağında pisi pisileri kafasında çiçek yapraklarını temsil eden püsküllü bonesi(kafa da çiçeğin ortası oluyor tabii) üzerinde pembe kırpık paçalı pantolonu falan pek şekerdi.Kendini öyle bir kaptırmış ki gözünü kopya veren öğretmeninden ayırmadan dikkatle yaptı hepsini hatta arkadaşlarının da yanlışlarında müdahale etmeyi unutmadı düzen insanı :)
Beni zaten sormayın gitsin o güzelim gösteride neredeyse her haltı gözlerim yaşlı izledim.Açılış konuşmasında Babalar Günü’nden bahsedilince başladı çenem titremeye,ölüm yıldönümü olduğu için andığımız İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’nın adı geçince,Atatürk’ten girip şehit askerlerden çıkınca iyice kötü oldum.Sonra oğlumu da büyümüş Kültür Merkezi salonlarında gösteri yaparken görünce aklıma”aya aya”diye evde yürüteçle gezen hali düşüverdi ……. tutmayın beni.
Şimdi babasıyla tatildeler,babaannenin yazlığında iki gün kaçamak yapacaklar..Büyük Arnavut yarın geliyor ama küçük olanı bütün yaz orada artık ,hafta sonundan hafta sonuna göreceğim böceğimi..Çok özledim..
Anne sen de beni özledin mi?Bu evlat çok fena bir şeymiş hiç söylemedin :D

2 yorum:

Ece dedi ki...

Yazıyı okurken benim de aklıma geldi..Yeni yeni yürümeye başladığında,masanın etrafında kahkahalar atarak beni kovaladığı geldi.Ne çabuk büyüdü de göz yaşartıyor artık.Ağlaması bitti,ağlatması başladı.Gurur vermeye başladı.
Böyle birşeyin anlatılamaz olduğunu kendin yaşayarak öğrendin.
Ben yurt dışındayken annemden gelen bir mektupta "kestiğin tırnakları bile özlüyorum" yazıyordu.Durumu dram olmaktan çıkartmak için "bundan sonra kestiklerimi sana gönderirim artık" diye cevap vermiştim. Ne kadar acımasızmışım.

Evlât..Sahip olabileceğin en güzel şeydir.Zaman geçtikçe kıymeti artar.Özlemi hep vardır.Yanında da olsa,uzakta da olsa.Onlarla ilgili özlemler bile güzeldir.
Annen, seni bütün bu güzellikler içinde seviyor,özlüyor,gurur duyuyor.

Yesim dedi ki...

O acimasizliklari ben de cok yaptim, yapiyorum anneme. "Seni cok seviyorum, ozluyorum." dediginde, "ben hic sevmiyorum" deyip dalga gecerdim ilk baslarda sonradan O da bana "seni hic ozlemedim" demeye baslamisti. Bazen insan nasil bas edecegini bilemeyip bu hasretle, sevgiyle biraz acimasiz olmak zorunda kaliyor.

Ama simdi cok iyi anliyorum anne olmak ne demekmis, daha yolun cok basinda da olsak.

Smgoon, yazini okurken icimden nasil basa cikacak bu kiz koca yazla diye dusundum gercekten. Galiba bu da anneligin bir parcasi; birakmayi, cocugunun kendi basina ayakta durmasina izin vermeyi bilmek, bazen dusucegini, canini acitabilecegini bilsen de, bu seni cok uzse de.

Sanirim sen, yeni bir donemine girdin boylelikle anneligin, kolay gelsin.