7 Şubat 2009 Cumartesi

NELER OLUYOR BANA

Ortaokulda bir ingilizce öğretmenim bana fil hafızası teşhisi koymuştu:)))
Hakikaten övünmek gibi olmasın kuvvetli bir hafızam vardır.Özellikle de belli konularda bunların en başında telefon numaraları(herhangi bir tabeladaki bile olabilir),doğum günleri-ya da özel günler- vb.Bu konuda biraz babama çekmişim(ne güzel)Yine de sırf hoşuma gittiği için her sene yeni aldığım takvim ya da ajanda gibi şeylere bunları kaydetmeyi severdim.Ama son bir iki senedir nasılsa bunlar artık beynime işlediği için kayıtlara geçmiyordum.Ta ki eski bir arkadaşım beni arayana kadar...
Telefonu açar açmaz "doğru söyle herşey yolunda mı?"dedi.Ne demek tabii ki herşey yolunda"niye ki rüyanda mı gördün?"dedim.Ama ısrarla hal hatır sorunca huylandırdı beni."İrem'in doğum gününde aramadın da"demez mi..O lafını bitirmeden gözüm takvime kaydı.Artık çok geç olmuştu.O dakikada kendimi nasıl hissettiğimi anlatmama imkan yok.Ben ki;ona yeğeninin bile doğum gününü hatırlatan insan, unutmuştum.Tabii ki takılmak için aramıştı ama beni altüst etti bu uyarı.Bir de hafızamın hala yerinde olduğunu kanıtlamak için "üç gün sonra Okan'ın yaş günü için ararım"deyince aldığım cevap beni yerin dibine soktu "onun ki de 6 Mart" ....demek ki hakikaten birşeyler yolunda değil övünebileceğim tek özelliğimi de kaybediyorum yavaş yavaş:(
Sevgili Calanon'un bana yıllar önce gönderdiği pembe ajandayı meydana çıkarma vakti geldi demek ki..Ne de olsa orada herşey kayıt altında ayakkabı numaralarınıza kadar hem de

TEŞHİS KONDU


Cuma günü oğlanı okuldan aldıktan sonra klasik tedavi yöntemleriyle ateşi biraz da olsa kontrol altına aldım.Fakat tabii ki akşamdan doktor randevumuzu da aldık.Bilmedimiz bir şehirde doktor aramak kolay olmadı elbet.Öncelikle eve yakın yerlerden bakındım ama referans olmadan her seçim şans işi olacağı için iki randevu aldık farklı saatlerde(ilki tatmin etmezse stepnesi olsun diye)
Sabahleyin ilk randevumuza gittik, giderken hafif ateş başlamıştı.Daha kapıdan girer girmez danışmadaki beyaz türbanlı hemşirelerle irkildik.Birbirimize kaş-göz yapsak da bir şans vermek istedik bu kuruma.Doktor başı bağlı değildi ama nemrut birşeydi.Çocuğun şikayetlerini sordu,ilk olarak ateş dememe rağmen tenezzül edip ateşini ölçmedi bile.Daha önce yaşadığımız problemleri ve geçirdiği geniz eti operasyonunu falan anlattıktan sonra kısa bir muayene yaptı.Koyduğu teşhis cümleleri"olabilir","belki",gibi gözüküyor"diye cümlelerle bitince sinirlerim hopladı ve istediği röntgeni çektirmeden hesabı kestirdik ve olay mahallini terk ettik.Babası-daha çok ismi duyulmuş olan-diğer hastaneye götürürken ben işe gitmek zorunda olduğumdan onlardan ayrıldım.
Alerjiye bağlı geniz akıntısı bademciklerinin iri olması sebebiyle geçmemekte direniyormuş.Sinüzit olmuş bunun sebebi de BURNUNUN ÇOK KÜÇÜK olmasıymış.Aman yarabbim minik oğlumun derdine bakın hele;burnu küçük.En ufak akıntıda hava almadığından kurumuyormuş bu da sinüzite sebep olmuş.Neyse antibiyotik tedavisi falan kurutacakmışız KÜÇÜK BURNUnu..Ne diyim allah başka dert vermesin:)

5 Şubat 2009 Perşembe

BU NE BİÇİM ŞEHİR BÖYLE

Silbaştan demiştim ama bu kadar başa saracağımız aklıma gelmemişti.Bu sersem şehrin karaktersiz havası yüzünden hastalıklarımız da silbaştan oldu.Koca kafalı oğlum zaten kırıklıkla gelmişti buraya son bir haftadır yine hasta.Ondan önce Çato başladı vızıldanmaya.Aslında ben de pek iyi sayılmam ama evin bütün erkekleri hastayken benim hayıflanma hakkım yok.
Koca kafa yeni okuluna başladı allahtan alışma süreci çok ama çok kısa sürdü.Yeni okulunda altı yaş sınıfına aldılar pek hoşuna gitti.Onun hoşuna gitti ama beni panik sardı çünkü bu sene altı yaş demek Eylül ayında ilkokul demek.Benim minik oğlum daha o kadar büyümemiş gibi geliyor.Her ne kadar kendisi Gen Mühendisi olmaya karar verdiyse de ...
İşyerim evimize ve oğlanın okuluna çok yakın bu yüzden çok güvende hissediyorum kendimi.İlk faydasını bugün gördüm.Oğlan ateşlendi diye okuldan aradılar onu okuldan alıp eve getirmem sadece 20 dakikamı aldı.Çato'nun da seyahatleri başladı biraz hasret kalıyoruz ama olacak o kadar.
İşyerinden başka bir zaman bahsedeceğim orası ayrı bir olay çünkü.Hergün bilenerek işe gitmek çok yordu beni.Ve buna sebep olan sadece bir kişi...Kendisinden kitap olur aslında:(
Bilgisayarımı bozmayı en sonunda başardığım için kim bilir bir daha ne zaman yazarım şuanda bile bu iki satırı yazmak için akrobasi hareketleri yapıyorum ve çok yoruldum.Ama emin olun Aykuş'u(o gıcık tipe taktığımız isim)anlatmak için bu eziyeti bir kez daha çekeceğim en kısa zamanda...
Tüm yeni evlenenler,ev yerleştirenlere sonsuz sevgi,saygı ve sabırlar diliyorum.....