22 Mart 2009 Pazar

BAHAR NE GÜZEL ŞEY

Bahar insanı tazeler derler ,hakikaten öyle.Burada havalar bir-iki gündür gayet güzel.Bu da enerji veriyor insana.Gerçi başka sebepleri de var tabii.Geçen haftadan beri İzmir'deki işyerinden bir çok kişi gelip gitti.Onları görmek hasret gidermek çok iyi geldi.Az da olsa İzmir hasretim dindi.Önümüzdeki hafta sonu da biz gideceğiz inşallah.Malum seçim var.Biz hala İzmir seçmeni olduğumuz için vesile oldu.
İş yerinde de havalar gittikçe düzeliyor benim açımdan.Hakimiyetimi kurdum,işleri istediğim gibi düzenliyorum,asalak ve tembellerden kurtulmaya başlıyoruz.L.U.(en koca patron)her gelişinde memnuniyetini belli ediyor.Bizim için daha iyi imkanlar hazırlama projelerinden bahsediyor.Bunlar da beni çok mutlu ediyor.Yalnız bu aralar beni İstabul'a taşıma çabaları var.Her görüşmemizde "kocana söyle de tayinini İstanbul'a alsın"diyor.Çalıştığımız firma tüm Marmara'yı oğlunun avukatlık bürosuna verince işler büyüdü.Beni oraya istiyor.Ama bu tabii ki mümkün değil.Yine de en güzel tarafı"eleman mı lazım?"dediğimde."Hayır,sen lazımsın"demesi..
Bu arada anneciğimin değindiği akıllı duraklar meselesine gelince.Kendisine cevaben değil de buraya yazıyorum yazı uzun olsun diye.Evet çok güzel bir uygulama ama pek kullanışlı değil çünkü burada zaten otobüsler vızır vızır yani sen daha mesajı yazana kadar pıt diye geliveriyor.Saatlerce otobüs beklenen şehirlerde uygulasalar daha kullanışlı olur.

7 Mart 2009 Cumartesi

IIH OLMAYACAK..:(

Valla herşey yolunda numarası yapmanın gereği yok hiç sevmedim-sevemedim bu şehri.Nedense burada çok mutlu olacağımızı bambaşka bir hayatımız olacağını falan sanmıştım.Fakat ne çok mutlu oldum ne de birşeyler değişti.Pardon sevgili eşimin Ogame belasından kurtulduğunu düşünürken kendine Trivinian diye yeni bir bela bulmasını saymadım.Oyunun Türkçe adı "yuva yıkan"(ben koydum).
Ot gibi, üç kilometrelik düz bir yolda sabah git akşam dön rutini içinde salak salak geçiyor günler.Berbat ve şerefsiz havası da cabası.Geleli iki ay oldu ne oğlanın hastalığı geçti ne benim burnum kurudu.Nezaket kurallarından bihaber gerizekalı yörük kökenli insanları...vs.yani anlat anlat bitmez buranın olumsuzlukları.İçim sıkılıyor burada.İşyeri desen başka bir alem.Yeni tebliğ gereği herşey bana bakıyor,herşeyin hesabı da benden soruluyor ve arkasını toplamak zorunda olduğum üç salakla çalışıyorum.En kötüsü de yapmam gereken dünya kadar iş varken akşam oluyor ve oğlana koşturmak için herşeyi yarım bırakıp fırlamak zorunda kalıyorum.Zira çocuğun okulu akşam altıda bitiyor ve ben on dakika geç kaldığımda kaldırımda öğretmenle bekliyor oluyor.Çünkü akşam servisi gidince okulu kapatıyorlar.Bu arada yeni ev olduğundan sürekli bir tamir,usta,servis trafiğimiz var ki onların da eve geliş saatlerine yetişmek zorunda kalıyorum bazen.Ne hoş değil mi?
Karşılığında ne görüyorum"yuva yıkan"oynayan bir koca.Ne kadar sevgi dolu.
Ben İzmir'imi özledim,kafam bozulunca çıkıp dolaşacak Karşıyaka özledim,depresyona girsem saçımı kestirecek kuaförümü özledim.Sorgusuz sualsiz kapısını çalacak akrabalar özledim.Sevmiyorum burayı.Lotodan para bana çıkacak bu hafta ve ben arkama bakmadan yanıma çöp bile almadan gideceğim buralardan.Nereye mi?Tabii ki AKYAKA'ma