29 Eylül 2008 Pazartesi

ŞEKERLİ TATSIZ BAYRAM


Bayram geldi çattı.Aynı annem gibi ben de pek hoşlanmazdım bayramlardan.Aslında sadece teyzemiz vardı gidecek,anneannemiz zaten onlarla yaşardı ama nedense bana çok anlamsız gelirdi.Teyzemi her zaman görebildiğimiz için neden sırf bayram olduğu için süslenip püslenip gittiğimizi anlamazdım.
Şimdi aileden uzakta bilmem kaçıncı bayram geldi.Neler vermezdim varolanlarla bayramlaşmak için.Biz öyle bayramdı ,kandildi pek hislenen bir aile değildik gerçi ama insan uzakta olunca maneviyat ağır basıyor.Babacığım iyi olsaydı belki annemi de tutar elinden getirirdi buralara.Giray’ı şımartıp beni sinir ederdi ne güzel.Beni sinir eden her hareketine gülerdi.Annem türk kahvesini yapıp” ben bir hava alayım” diyerek balkona kaçardı.Sonra annemin oğlana getirdiği kitapları adam başı üç kere ona okurduk.Babam yere yatıp ayaklarını koltuğa kaldırıp uyuklardı.Kutup Tilkisi telefon açar benim sesimi duyar duymaz da “annemi ver” derdi.
Yarın bayram kahvaltısı bizim evde. Çato’nun neredeyse bütün ailesi(tabii benim de ikinci ailem) burada olacak. Ama bu bayram biraz daha buruğum.Dedim ya ben yaşlanıyorum. Bu işyerindekiler tarafından tescillendi.Cumartesi günü mesai bitiminde şeker dağıtımı ve bayramlaşma faslı vardı. Bizim gruptaki kızların hepsi elimi öptü. Bunlar beni gerçekten ihtiyar sanıyor galiba .Ya da ŞEF olduğum için şimdiden yağ çekmeye başladılar.
Niye büyük harfle yazdığıma gelince bayramdan sonra mesaime Genel Koordinatör(bir nevi Personel Şefi) olarak başlıyorum da…Savaş çanlarını şimdiden duyar gibiyim.
Neyse gidip son hazırlıkları yapmam gerekiyor.Canım ailem şimdiden bayramınız kutlu olsun.

16 Eylül 2008 Salı

DAHA YOLUN BAŞINDAYIZ

Bugün sesli düşünerek sordum” çok mu uzun süre evde oturdum acaba?”diye çünkü kendimi çok yorgun hissediyorum.Çato atladı hemen “yaşlanmış olamaz mısın?”diye..halt etmişsin sen onu ihtiyar.Yaşlanmadım tabii ki sadece aynı anda dört beş konuyu düşünmek hatta araya ileriye dönük planlar sıkıştırmak benim kapasitemi aşıyor ama yine de yapmaya çalışıyorum.Ne de olsa uzunca bir süre beynim sadece sabah kalktıktan sonra evin hangi köşelerini kazısam da oyalansam ya da oğlana ne pişirsem de mızıklanmadan yese diye düşünmekle yetindi.Şimdiyse bırak bugünü düşünmek; yarını ,bir hafta sonrasını hatta bir-iki sene sonrasını düşünmekten aynı zamanda da günlük yapmam gereken işlere dikkat sarf etmekten beyincağızım error veriyor.
Şikayetçi değilim sadece “vazgeçtim” demekten korkuyorum. Pes edeceğim günün gelmesinden korkuyorum. Oysa bir şeyleri başardıkça hele bir de takdir gördükçe çıtayı daha da yükseltiyorum kendi çapımda.Kendi kendime daha fazla söz veriyorum.Önce vücut sağlığım sonra da akıl sağlığım yerinde olursa yine de yapacağım,kararlıyım ama o kadar sabırsızım ki yeni bir hedef koyunca kendime önce ona ulaşmak istiyorum ama başladığı işi bitirmeden yenisine geçemeyenlerdenim.Sonucunu görmeli alkışları duymalıyım.
Uzunca bir süredir , iş yerinde patronların gözünde farklı bir yer edindiğimin farkındayım(birçok şeye dayanma sebebim de bu ) benim için farklı planları olduğu çeşitli güvenilir kaynaklardan kulağıma geliyordu.Bugün konuyu görüşmek üzere ilk daveti aldım en tepeden.Önce eski çalışanlardan örnekler vererek bir girizgah yaptı.Sonra çalışanların bana davranışlarını çok beğendiğini bu saygıyı onlarda uyandırmış olmamın sadece benim kişiliğimle alakalı olduğunu ahlaki ve kültürel olarak diğerlerinden nasıl sıyrıldığımı falan söyledi ayarında(yani beni şımartmadan)…İçimden o anda evde attığım kahkahalardan birini atmak geldi (konuşmayı derhal sonlandırmasın diye kendimi tuttum:) Ve beni genel koordinatör yapmak istediklerini bunun ailenin ve çalışan belli başlı avukatların ortak fikri olduğunu söyledi.Sadece yedi aylık bir eleman için beklenmedik iltifatlardı tabii ki..
O anda içimden “Lütfen arayıp benim hakkımdaki düşüncelerinizi babama da söyler misiniz?”demek geldi. O dakikada benim duyduğum gururu babamın da duymasını istedim.Biliyorum babam Magissa ve benimle zaten gurur duyuyor ama sadece evlat olarak değil (küçük çaplı da olsa) iş kadını olarak patronumun/larımın benimle ilgili düşüncelerini de bilsin istedim.Gözden uzakta bir haltlara kalkışıp “bak ben şunu yaptım”demek değil..Yaptıklarımın / verdiklerinizin filizlerini görmenizi istiyorum.Bütün telaşım bu yüzden.Lütfen bu meyveleri toplayana kadar sabret olur mu ?